İstanbul'da gezilecek yerler... Boğaz kenarında durup İstanbul’u izlemek, dinlemek,belki martılarla konuşmak, durup sadece onu anlamak, o yoğunluğun içinde bir yerlerde hala var olan huzuru hissetmek ....
Yılda en az iki üç kez İstanbul’u keyifle heyecanla dolaşırım. Arkadaşlarımla
birlikte veya yalnız, bu şehri gezmekten çok hoşlanırım. Bu şehrin, bu kadar
kargaşanın ve kalabalığın içerisinde yine de huzur barındırdığını hissederim.
İçinde yaşamaktan bazen bunaldığım, ama gezmekten çok yürüyerek keyif aldığım bir şehirdir şehr-i
İstanbul.
İstanbul'da gezilecek yerler mi ?
Yeni çıkan daha ufak motorlara hiç ısınmadım bir
türlü. Vapurlarda kalem ve tarak gibi şeyleri satan insanlar olduğunu biliyordum
ama bu insanların teknolojik araçlar satmaya başladığına yeni şahit oluyorum.
Yıl 2000 ve artık bu satıcılar hesap makinası ve az işitenler için kulaklık gibi
eşyalar satıyorlar. Türkü çığırarak dilenen ufaklıklara da rastlamak mümkün
vapurlarda.
Büyükada’ya bu vapurlardan birisiyle giderken insanların martılara simit
attıklarını gördüm. Aslında bu hep yapılan bir şey ama asıl ilgimi çeken
konuşmalarıydı. Martının simiti yakalaması için atılan simitin açısının ne kadar
olması gerektiği üzerinde bir söylev vardı ki matematik hocam buna çok sevinirdi
inanın.
Daha ufak motorlar dolmuş şeklinde çalışıyorlar iki yaka arasında. Nispeten daha
az güçlü olan motorları yüzünden akıntıyla bir nevi dans ede ede yol alıyorlar.
Kenarda oturup çayını yudumlarken onları seyretmek büyük bir keyif.
Son gittiğimde binaların önüne konan tabelalarla eski
Taksim tanıtılıyordu. Eski ve yeniyi bir arada görmek ve binalarla ilgili
açıklamalar okumak çok hoştu. Bu arada Taksim’in ünlü tatlıcısı İnci’de
profiterol yemeyi unutmayın. Burası sadece profiterol satıyor.
Galata Kulesi’nden şehr-i İstanbul’a hiç bakmadıysanız ve şehri hiç
dinlemediyseniz bu şehrin ruhunu anlayamazsınız bence. Denizde tekneler,
vapurlar, takalar birbirine teğet geçerken bu karmaşıklığın getirdiği ahenk
insanı şaşkına döndürüyor. Karşıda Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultan Ahmet ve
diğer camiler ne kadar da güzel bir silüet veriyorlar İstanbul’a. Manzara
insanın nefesini kesiyor.
Topkapı Sarayı’nın hazine odalarındaki eserler büyüleyici. Eşyalar en ice detaylarına kadar mücevherlerle süslenmiş. Her ne kadar bunun gereksiz bir
harcama olduğu düşünülse de elde edilen estetik güzellik mükemmel. Kaşıkçı
Elması muhteşem.
Emanetler odası insanı bir başka aleme götürüyor. Emanet odasını gezerken bir
imamın canlı olarak okuduğu Kur’an’ı dinliyorsunuz. Bu kesinlikle çok iyi
düşünülmüş. Yerin ruhuna uygun bir çalışma olmuş.
Konsey toplantılarının yapıldığı oda ve padişahın toplantıları yukarıdan
izlediği pencere ve binanın yanındaki Adalet Kulesi sarayın ilginç
noktalarından. Sarayın teraslarından İstanbul’u ve gün batımını seyretmek büyük
bir keyif. Bu sarayda yaşayanlar, yaşadıkları her anda dünyanın hükümdarı
olduklarını ve dünyanın merkezinin de bu saray olduğunu düşünmüş olmalılar.
Belirli saatlerde Harem Odası ve Adalet Kulesi ek ücret karşılığı rehber
eşliğinde gezilebiliyor. Bu gezileri kaçırmamak için bir öğleden sonranızı
Topkapı Sarayı’nı gezmeye ayırmanızı tavsiye ederim. Bu arada gün batımını
mutlaka teraslardan izlemelisiniz.
Eski Türk filmlerinde taşra aileleri İstanbul’a trenle geldiklerinde Haydarpaşa Garı’ndan ellerinde bavulları ile çıkarlar ve burada İstanbul Boğazı’nı belki de hayatlarında ilk kez görürlerdi. Benzer bir olayı yapmaya zamanınız varsa Pendik’ten mavi trene binip Haydarpaşa Garı’nda indikten sonra merdivenlerde inebilir ve sanki ilk kez görüyormuşçasına şehr-i İstanbul’a bakabilirsiniz. Buradan vapurla İstanbul’un çeşitli yerlerine geçebilirsiniz.
Umarım sizlere bir gezi rehberi olur.
Keyifli geziler.
Sıla Erdim
Lazım Olabilir
Taksim ve civarı
Tamara residence
Beyoğlu otelleri
Butik otel Loft
İlya Pera otel
Galata otelleri
Ansen butik